Kanser görülme oranlarının her geçen gün arttığı günümüzde kansere karşı bilinçli olup, onu engellemek için elimizden gelen tedbirleri almakta fayda vardır.
Beslenme:
Doğru ve düzenli beslenmeyle kanser de dahil olmak üzere birçok hastalıktan korunmamızı sağlayabilir. Kanserin oluşmasında beslenme alışkanlıkları %10 ila % 70 arasında rol oynamaktadır. Hangi beslenme alışkanlıklarının kanser için bir risk oluşturduğunu bilirsek gerekli önlemleri alıp, bu oranı mümkün olduğunca aşağılara çekebiliriz.
- Diyetle posanın yetersiz alımı başta bağırsak kanserleri olmak üzere birçok kanserde risk faktörüdür. Posanın kaynağı olan meyve,sebze,kuru baklagiller, kepekli tahıl ürünlerini bolca tüketmeliyiz.
- Besinlerin içerisindeki katkı maddeleri kanserler için önemli bir risk faktörüdür. Etlerin korunması için kullanılan nitrit ve nitratlar, renk verici maddeler, zayıflama ve diyabet hastalarının kullandığı yapay tatlandırıcıları dikkatli kullanmalı mümkünse en organik ve doğal olanlarını bulmaya çalışmalıyız.
- Özellikle protein içeri yüksek olan gıdaların kızartılması veya tütsülenmesi yoluyla kanserin öncüsü olan bileşikler açığa çıkar. Bu nedenle daha masum yöntemler olan haşlama, ızgara veya fırında pişirme yöntemlerini tercih etmeliyiz.
- Fazla miktarda alınan hayvansal protein ve yağların alınması meme,uterus ve bağırsak kanserinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle bu gıdaların ölçülü olarak tüketilmesi gerekir.
Koruyucu Vitaminler:
C Vitamini:
C vitamini eksik alan kişilerde bağırsak kanseri diğer popülasyona göre daha fazla görülmektedir. Yapılan bir çalışmada bağırsaklarından polip alınan hastalara E ve C vitamini verilmesi poliplerin tekrarlamasını engellemiştir. Mide kanseri ile ilgili teoride fazla yenilen yağların serbest radikale dönüşerek kanser oluşumuna neden olduğu bilinmektedir. C ve E vitamini gibi antioksidanlar bu sürece engel olmaktadır.
Dünyada mide ve yutak kanserine en çok Çin' de rastlanmıştır. Bu bölgedeki halkın diyetlerinde meyve sebze çok az olduğu ve kandaki C,A ve E vitamini miktarı yetersiz bulunmuştur. Kuşburnu, kivi, turunçgiller, çilek, brokoli, kırmızı ve yeşil biber, kavun, yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, domates, patates C vitamini bakımından zengin yiyeceklerdir.
A Vitamini ve Karoten:
Harward Üniversitesinde kadınlar arasında yapılan bir çalışmada A vitaminini çok tüketen kadınlarda meme kanseri riski oldukça düşük olarak saptanmıştır.
Başka bir araştırmada yumurtalık kanseri olan hastaların beta karotenden fakir beslendikler ve kanlarındaki beta karoten düzeyi düşük olarak saptanmıştır. Beta karotenden zengin beslenmek mesane kanserini de önlemektedir.
Sigara akciğer kanserinde rol oynamakla birlikte tüm sigara içenlerde akciğer kanseri olmamaktadır. Bunun nedenleriden birisi de A vitaminin fazla miktarda tüketilmesinin rol oynadığı düşünlmektedir. A vitamini hücredeki değişimlerini kontrol etmektedir. Sigara içenlerde A vitamini tüketimi fazlaysa akciğer kanseri riski azalmaktadır.
Balık, yumurta, karaciğer, kuzu ve dana etleri, süt ve yoğurt A vitamini içerir.
Havuç, kayısı, tatlı kabak, kavun, şeftali, ıspanak, brokoli, maydanoz, dere otu, roka, tere Beta-karoten bakımından zengindir.
E Vitamini:
E vitamini serbest radikalleri yakalayarak ve bağışıklık sistemini güçlendirerek kanserden koruyucu etki göstermektedir.Kadınlarda serviks kanserini önleyen önemli vitaminlerden biridir.Erkeklerde prostat kanserini %30 oranında azaltmaktadır. Sürekli olarak E vitamini alan kişilerde ağız ve yutak kanseri yarıya inmektedir.
Kimyasal karsinojenlerle meydana gelen deri kanseri tedavisinde E vitamini önemli rol oynamaktadır.
Bitkisel yağlar, mayonez, ay çekirdeği, yerfıstığı, buğday embriyosu, yeşil yapraklı
sebzelerde E vitamini mevcuttur.
Folik Asit:
Yapılan bilimsel çalışmalarda bağırsak kanserinin öncüsü olan bağırsak polipleriyle diyette bulunan folik asit düzeyi ters orantılıdır. Günde yaklaşık 400 mikrogram folik asit alan kişilerde kolon kanseri düşük oranlarda görülmektedir.Yeşil sebzeler, portakal suyu, kuru baklagiller, enginar folik asit bakımından zengindir.
Selenyum:
Dokuları korumada görevli bir elementtir. Rektum ve yutak kanserinin çok görüldüğü bölgelerde selenyum tüketimi yetersizdir. Ayrıca virüslerin sebep olduğu kanserlerde selenyum koruyucu rol oynar. Ancak selenyumun koruyucu dozu ile toksik dozu arasında dar bir sınır vardır. Bu nedenle hekim kontrolüyle alınmalıdır. Selenyum balıklarda, tahıllarda, bira mayasında, brokolide, lahana, kereviz, salatalık, soğan, sarımsak, turp, mantar, yumurta, ay çekirdeğinde zengin bulunur.
Sigara ve Kanser:
Sigara içen kişilerde başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanser meydana gelebilmektedir. Sigara kanser arasındaki ilişki ilk kez geçen yüzyılın ortalarında anlaşılmaya başlanmıştır.O dönemlerde doktorların gözlemlerinde akciğer kanserine yakalananların hemen çoğunun sigara içtikleri saptanmıştır. Bu konuda birçok bilimsel çalışma yapılmış ve sigara içimiyle akciğer kanseri arasında doğrudan ilişki saptanmıştır.Devam eden çalışmalarda sigara içiminin akciğer kanseri dışında gırtlak kanseri, ağız boşluğu ,yutak ve yemek borusu kanseri, mide, bağırsak kanseri, pankreas kanseri, lösemi ,meme ve rahim kanserinin oluşumunda da rol oynadığı anlaşılmıştır.
Sigara başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanserin oluşumunda rol oynamaktadır. Bu kanserlerden ve sigaranın neden olduğu diğer sağlık sorunlarından korunmak için sigaranın içilmemesi gerekmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı sigara içmiyorsanız hiç başlamayın, sigara içiyorsanız hiç zaman kaybetmeden sigarayı bırakınız, sigarayı bırakamıyorsanız da sigara miktarını azaltınız başkalarının yanında sigara içmeyiniz.
Alkol ve Kanser:
Alkole bağlı ölümlerin en sık nedenlerinin sırasıyla; kanser, kardiyovasküler hastalıklar, sindirim sistemi hastalıkları olduğu belirtilmiştir. Son 30 yıldır alkol kullanımı ile kanser gelişme riskinde artış olup olmadığı konusunda araştırmalar yapılmaktadır.Son yıllarda yapılan araştırmalarda alkol kullanımının ağız boşluğu, farinks, larinks, özefagus ve karaciğer kanserlerinin gelişme riskini arttırdığı gösterilmiştir. Shutze ve ark. tarafından yapılarak 2011 yılında yayınlanan çalışmada 8 Avrupa ülkesinde 350.000’den fazla sayıda kişi değerlendirme altına alınmış ve alkol kullanımının erkeklerde görülen kanserlerin %10’undan, kadınlarda ise
%3’ünden sorumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. 2007 yılında Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) ve Dünya Kanser Araştırma Fonu tarafından bilimsel literatürün değerlendirildiği bir derleme yayınlanmış ve bu derlemede daha önce bahsedilmiş olan kanserlerin yanısıra alkolün kolon, rektum ve meme kanseri riskinde de artışa yol açtığı hususuna değinilmiştir.
Yakın zamanda yapılmış diğer araştırmalarda da alkol kullanımına bağlı olarak kolorektal ve meme kanseri riskinde artış olduğu bulunmuştur.
Kendi Kendimizin Doktoru Olalım
Vücudumuzdaki bazı değişiklikleri ve sinyalleri önemseyip hemen doktora gidersek kansere karşı korunmada en önemli faktör olan erken teşhisi kolaylaştırmış oluruz.
Akciğer Kanseri:
- Uzun süre devam eden öksürük
- Nefes darlığı
- Öksürürken kan gelmesi
Akciğer kanserini önlemek içim sigarayı derhal bırakın ve sigara içilen ortamlarda bulunmayın.
Cilt Kanseri:
- İyileşmeyen yaralar
- Ben ve siğillerdeki şekil ve renk değişikliği
- Vücutta aniden ortaya çıkan ben ve siğiller
Tehlikeli saatlerde dışarı çıkmayın ve yüksek koruma faktörlü güneş kremleri kullanın
Meme Kanseri:
- Memede ele gelen sertlik
- Meme başında içeriye doğru çekinti olması
- Meme başında akıntı
- Meme şeklindeki değişiklikler
Aylık olarak kendi kendinize muayene edin ve düzenli doktora gidin.
Ağız Kanseri:
Düzenli muayeneler ile diş hekimi ve doktorunuz ağız kanserini saptayabilir.
Rahim Kanseri:
- Menapozdan sonra olan kanamalar
- Nedeni belirsiz vaginal kanamalar
- Adet düzensizlikleri ve ara kanamalar
- Karında şişlik
Düzenli olarak PAP Smear testi yaptırın ve pelvik muayene olun
Kolon Kanseri:
- Makattan kan gelmesi ve dışkılama alışkanlıklarının değişmesi
- Karın ağrıları
- Kilo kaybı
- Karında kitle
Sağlıklı ve dengeli beslenin. Az yağlı çok lifli gıdalar tüketin.
Prostat Kanseri:
- Sık idrara çıkma
- Kesik kesik ağrılı ve sızılı idrar yapma
- İdrar kesesini tam boşaltamama
- İdrar tutmada güçlük
- İdrar akış gücünde azalma
Hiç şikayeti olmasa bile 45 yaş üst erkekler senede 1 defa PSA ve kan testleri yaptırmalıdır.