İşte bütün bu anlattığımız olayların temelinde Dopamin adını verdiğimiz bir hormon yer almaktadır. insan beyni davranışlarımızı ve psikolojimizi düzenleyen çeşitli bölgelere ayrılmıştır. Beyin korteksi, beyincik, limbik sistem bu merkezlerden bir kaçıdır. Limbik sitem duygularımızı,yaşam için önemli sayılabilecek haz, öfke,kızgınlık gibi durumları yöneten başlıca merkezdir. Beyinde bir sinir hücresinden diğerine iletimi sağlayan nörotransmiter adı verilen maddeler bulunur. İnsan hayatında zevk,haz alma önemli bir yer tutmaktadır. Yeme-içme, neslin devamını sağlayan seks yapmak gibi davranışlar beyindeki zevk ve haz almayan özel sinir hücrelerini harekete geçirir. Burada haberleşmeyi sağlayan başlıca kimyasal hormon dopamindir. Bağımllık yapıcı nedenler beyindeki haz merkezini uyarıcı etkiye sahiptirler. Bu uyarıcı etkiyle Dopamin hormonu yükselmekte ve vücut devamlı bu haz halinin devamını dolayısıyla dopamin hormonunun yüksek kalmasını istemektedir.
Ödül Sistemi:
Ödül sistemi hayatın idamesi ve yeni bilgiler edinmek için gerekli olan bir mekanizmadır. 1953 yılında bu amaçla fareler üzerinde bir deney yapılmıştır. Deneyde farenin beyninde belli bir bölgeye elekrod yerleştirilmiş ve kafes içine fare bırakılmıştır. Kafeste belli bir bölge seçilmiş ve fare ne zaman o bölgeye gitse uyarı verilmiş aradan belli bir zaman geçtikten sonra fare kafesin hangi bölgesinde olursa olsun her uyarı verildiğinde kafesin belirlenen o bölgesine doğru gittiği gözlenmiştir. Deneyin 2. aşamasında kafese pedal düzeneği kuruluyor. Farenin beynine konan elektrod bu pedal sistemine entegre ediliyor. Fare kafeste dolaşırken rastgele pedala bastığında beynine uyarı geliyor. Ve zaman geçtikçe fare sürekli olarak pedala basmak istiyor ta ki yorulana kadar.Deneyde elektrik uyarısı bir pekiştiricidir. Bu pekiştirici davranışın tekrarlanması için gerekli fizyolojik mekanizmaları harekete geçiren bir uyarıcı olarak rol oynamaktadır.İşte beynin bu merkezinde davranışların tekrarlanmasına neden olan başrol oyuncusu Dopamindir.
İnsanda bu ödül sisteminin varlığının nedeni yeme-içme, cinsel faaliyetler ,egzersiz gibi kavramları pekiştirip onlardan keyif alarak hayatta kalmamıza destek olmaktır.Ancak insanoğlu hoşuna giden davranışları , maddeleri veya deneyimlerin deyim yerindeyse ayarını kaçırabilmektedir. Örneğin alkol ve nikotin gibi maddeleri artırıp zihinsel durumumuzu değiştirebiliyoruz, yiyeceklerde özellikle fast food lara, krakerlere,cipslere,işlenmiş gıdalara konan ve bu yiyeceklerin tadını değiştiren Sodyum Glutamat eklendiğinde bu tür tatların müptelası olabiliyoruz veya önceleri sadece boş vakitlerde internete ve sosyal medyaya girerken bunların dozunu artırıp ipin ucunu kaçırabiliyoruz. Bu yoğunlaştırma özelliğimiz nedeniyle doğada diğer canlılarda rastlanmayan bir şekilde beynimizdeki ödül sistemimizi zorlayıp sıradan bir çok maddeye ve uyarana karşı bağımlı hala gelebilmekteyiz.
Dopamin vücutta doğal olarak üretilen öğrenme, motivasyon, hayattan haz alma, hayatı devam ettirme gibi fizyolojik olaylarda rol oynar. Bunun dışında aşık olmak, uyku , hoşlanmak, bir şeyi istemek , haz almak, hayata coşkuyla tutunmak gibi kavramlarla da yakından ilişkilidir. Dopamin aslında bir haz maddesidir.Bir şeyden haz aldığımız vakit bilmeliyiz ki beyinde dopamin beynimizde bir bölgeden başka bir bölgeye doğru bolca salınmıştır. Sigara içtiğimizde, alkol aldığımızda, güzel bir yemek yediğimizde hissettiğimiz haz dopamin sayesinde olmaktadır. Bu haliyle dopamin bağımlılığın baş rolünde olan bir hormondur. Yani kısacası azı karar çoğu zarar. Çok sevdiğim bir sözle yazımı bitireyim. İnsanlar bağımlılıkları kadar hasta, özgürlükleri kadar sağlıklı olurlar.